Blog

Affetmek güçlü bir eylemdir

Affetmek güçlü bir eylemdir
Genel

Affetmek güçlü bir eylemdir

Affetmek güçlü ve dönüştürücü bir eylemdir. Fakat kimi zaman affetme ve anlayış gösterme konusunda çokta iyi değiliz. Bunun en yaygın sebebi affetme eylemine karşı bakış açılarımızdır aslında. Basit ama güçlü bir uygulama var bu yazımızda, devamını merak ediyorsanız, okumaya devam öyleyse 😉

En iyi çabalarımıza rağmen kini zaman kendinden şüphe duyma, yetersizlik, güvensizlik ve korku duygularına sahip olabiliyoruz. Çoğu zaman bu duyguları bastırarak veya üzerlerine bir pozitiflik bandajı koymaya çalışarak görmezden geliriz. Ancak kaçınma, yalnızca bir tekrar döngüsüne yol açar.  Bunun yerine, bizi tanımlamalarına izin vermeden acımıza, kederimize, travmamıza ve bunun sonucunda ortaya çıkan duygulara bakma cesaretine sahip olmalıyız.

Yaşam deneyiminize bağlı olarak, yetersizlik veya değersizlik duyguları, çok farklı şekillerde doğmuş olabilir. Bu duyguların kaynağı her ne olursa olsun her zaman hatırlamanız gereken bir nokta var; bu tanımlama her ne olursa olsun bu o kişi olduğunuz anlamına gelmiyor. Kendi hikayenizi tanımlamaya ve başkalarının merceğinden uzaklaşmaya istekli olmanız birinci önceliğiniz olmalı.

Strese Tepki Vermek

Bir rahatsızlıkla -bir tür stres etkeniyle- karşı karşıya kaldığımızda, duygular bizi alt edebilir. Öfke, üzüntü veya kaygı duygularına kendimizi kaptırabiliriz. Vücudumuzu gerebilir, kaba bir dil kullanabilir, kan basıncımızda veya kalp atışlarımızda artış yaşayabilir ve zihnimizde kontrolsüz bir şekilde dönen her türlü olumsuz düşünceye sahip olabiliriz. Tek bir olay da bizi tüm gün boyunca huysuz ve küskün yapabilir.

Hatta hak etmeyen iş arkadaşlarına veya aile üyelerine bile yansıtabilirsiniz bu durumu ve daha sonra pişman olacağınız kötü kararlar vermenizde muhtemel.

Bunu bir an için düşünün. Bu huysuz, kızgın, öfkeli yerden nasıl kararlar çıkar? Peki ya mutlu bir yerden karar veriyor olsaydık farklı seçimler yapar mıydık? Bazı kararların çok fazla etkisi olmayabilirken, diğerleri aceleyle veya öfkeyle alınırsa felaketle sonuçlanabilir. Ek olarak, kendimizi ne sıklıkla olumsuz duygulara saplanmış halde bulduğumuzu da bir düşünün. Zayıf karar alma sürecimizin kolektif etkisi nedir? Her gün tüm seçimlerimize yaklaşma şeklimiz, günlük deneyimlerimizi, yaşamımızı ve başkalarının yaşamlarını değiştirebilir. Bir kelebeğin kanat çırpışı nasıl bir tayfuna neden olabiliyorsa, sayısız seçimimizin de hayal gücümüzün çok ötesinde bir dalgalanma etkisi olabilir.

(Stres Tepkisi ile ilgili daha detaylı bilgi için 9 Haftalık Mindfullness Programına katılabilirsiniz)

Yanıtımızı Seçmek

O zaman nasıl müdahale edebiliriz? Psikoterapist Viktor E. Frankl, “Uyaran ile tepki arasında bir boşluk vardır. Bu alanda, tepkimizi seçme gücümüz var. Verdiğimiz yanıtta büyümemiz ve özgürlüğümüz yatıyor.” Çoğu zaman, düşüncede ve sözde o kadar hızlı hareket ederiz ki, bu boşluğun hemen yanından atlarız. Ama yakalarsak o alanda daha sakin bir yerden seçim yapma şansımız oluyor. Bu açılımı kabul edebilir ve şu anda beklediğimiz gibi olmasa bile her şeyin hala mükemmel bir şekilde çalışabileceği olasılığına açık olabiliriz.

Tüm hayatı kontrol edemeyiz ama kendimizi güçsüz de hissetmemize gerek yok. Ne olursa olsun, deneyimlerimizi şekillendiren koşullara verdiğimiz tepkilerdir. Daha iyi yaşamanın temel bileşeni düşüncelerimizi, duygularımızı ve algılarımızı yönetmektir. Düşüncelerimiz, duygularımız ve algılarımızla ne kadar temas halinde olursak, hem kısa hem de uzun vadeli fayda için onları yönetmek ve değiştirmek için o kadar net olmamız gerekecek. Yaşadığımız rahatsızlıkları en aza indirmek, daha sağlıklı bedenlere sahip olmamıza, daha iyi kararlar vermemize ve topluluklarımızda en iyi benliğimiz olarak görünmemize yardımcı olur.

Tabii ki, her olay kolaylıkla ve zarafetle hızlı bir şekilde işlenemez. Bazı deneyimler, kabullenmemiz için daha fazla zaman alır. Bununla birlikte, geçmiş deneyimlerle ne kadar uzun süre boğuşursak, o deneyime zihinsel ve duygusal bağlılığımızı o kadar uzatır ve onunla mücadele ederiz. Bu durumlarda, iç huzuru sağlamanın özel bir anahtarı vardır; affetmek ve anlayış geliştirmek.

Bağışlama ve İyi Olma Sanatı

“Affetme” ile ilgili bir şeyler okuduğunuzda dirençle dolduğunuz zamanlarınız oluyor mu? Böyle bir durum varsa hala ham enerjiyi veya duyguları tutuyor olabileceğiniz ve  affetme fikrini benimsemeye hazır olmadığınızı gösteriyor. Onun içinde affetmekle ilgili bakış açılarınıza bakmanızı öneriyorum. Çoğu kişi birisini affettiği zaman o kişiye karşı paçayı kurtaran bir fedakarlık gösterdiğini hissedilebilir. Daha açık söylemle başka birinin daha iyi hissetmesini sağlamak için bizden yapmamız istenen bir eylem gibi geliyor.

Affetme eylemine karşı ne düşündüğünüzü bulmak için hemen kapayın gözlerinizi ve şu soruyu sorun; O kişiyi affedersem en kötü ne olur?

Bu soruya açık yüreklilikle cevap verin ki bakış açınız netleşsin.

Şayet yukarıdaki gibi kendinizden taviz veriyormuş hissine kapılıyorsanız bu konudaki bakış açılarınızı nasıl değiştirebileceğinize yönelik bir anlayış geliştirmelisiniz.

Çünkü affetme eylemi  başka biri için değil, kendimiz için yaptığımız son derece güçlü bir eylemdir.

Şöyle açıklayalım;  Her şeyden önce, birini affetmemiz gerektiğinde, genellikle bu olay veya kişi etrafında enerji veya duygu depolarız. İçimizde öfke, incinme veya kırgınlık olabilir ve bu durumu her düşündüğümüzde olayı yeniden yaşarız. Bunu yaparken zihnimizde, kalbimizde ve hatta bedenimizde stres yaratabilen tüm orijinal duyguları yeniden alevlendiririz. Oysa ki karşı taraf bunu hissetmez bile…

Affetmek, bizi bir deneyimi hatırlamaktan ve onun acı verici duygularını yeniden canlandırmaktan kurtarabilen bir kişisel bakım eylemidir. Geçmişte yaşanan durumun  zihinlerimiz, bedenlerimiz ve duygusal durumumuz üzerindeki etkisini durdurabiliriz. Geçmişle ilgili zihinsel ve duygusal süreçlerimizi salıverebildiğimizde, zihinlerimizi ve kalplerimizi mevcut koşullara açarız. Boşluğu minnettarlıkla doldurmayı ve şu anda aradığımız olumlu arzulara ve sonuçlara odaklanmayı seçebiliriz…

Hata veya yanlış seçim olarak görebileceğimiz şeyler için kendimizi affetmeyi de başarırsak, işte bu mükemmele giden yolun ilk adımı olur. Kendimizi affetmek başkalarını affetmekten çok daha güçlüdür. Kendimizi geçmiş eylemlerimizin esaretinden kurtarmak, bir başkasını affetmek kadar faydalıdır. Kendimizi bir kez affettiğimizde, önceki sorunların gölgesi veya üzerimizde asılı kalan blokajlar olmadan yeniden başlayabiliriz.

Bu Uygulamayı Deneyin 

Minik bir egzersiz gelsin bir de.  Ne zaman geçmişle ilgili düşünceler kafanıza üşüşürse, salıvermek isterseniz , sakinleşin ve o kişiyi veya durumu aklınıza getirin. Sonra aşağıdakileri söyleyin;

Başkalarına ne zarar verdiysem, beni affetsinler.

Başkalarının bana verdiği zarar ne olursa olsun, onları affedebilir miyim?

Kendime verdiğim zarar ne olursa olsun, kendimi affediyorum.

Affetmeye çalıştığınız şeyin büyüklüğüne bağlı olarak, durumla ilgili tüm enerjiyi boşaltmak için bu uygulamayı birkaç kez tekrarlamak gerekebilir. Bu uygulamayı birkaç kez tekrarladıktan sonra, enerjinin dağıldığını, deneyimden ve geçmişten özgürleştirebildiğinizi fark edeceksiniz.  Bu uygulama, kendi sağlığınız ve esenliğiniz için sabır, şefkat ve takdir ruhunu geliştirmeye yönelik basit ama çok faydalıdır.

Bir başka yazıda görüşmek üzere.

Beni isterseniz instagram hesabımdan da takip edebilirsiniz

Sonsuz Sevgimle.

Bir yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir